Çölün Kalbi ve Bilge Adam
Bir zamanlar, geniş çölün ortasında küçük bir köy varmış. Bu köyde, herkesin saygı duyduğu yaşlı bir bilge adam yaşarmış. Onun adı Hakim’miş ve çölün sırlarını herkesten iyi bilirmiş. Köylüler ona danışır, sorunlarını çözmek için tavsiye alırmış.
Bir gün, köydeki genç bir adam olan Zahir, Hakim’i ziyarete gitmiş. Zahir, hayatında hep büyük bir başarı arayışı içindeymiş ama ne yaparsa yapsın istediği sonuçlara ulaşamıyormuş. Huzursuz, kaygılı ve mutsuz bir şekilde Hakim’in kapısını çalmış.
Hakim, Zahir’in yüzündeki endişeyi görünce ona şöyle demiş: “Otur, oğlum. Ne aradığını biliyorum, ama gerçekte ne aradığının farkında mısın?”

Zahir, derin bir nefes alıp şöyle demiş: “Başarıyı ve zenginliği arıyorum. Ama ne kadar çabalarsam çabalayayım, bir türlü bulamıyorum. Hep bir şeyler eksik gibi geliyor.”
Bilge Hakim, gülümsemiş ve Zahir’e bir teklif sunmuş: “Eğer gerçekten neyin eksik olduğunu öğrenmek istiyorsan, seni çölün derinliklerine bir yolculuğa göndereceğim. Orada, Çölün Kalbi denen gizemli bir yer var. Bu yer, yalnızca gerçeği arayanlara açılır ve oraya ulaşabilenler hayatın sırrını bulur.”
Zahir, heyecanla kabul etmiş ve ertesi sabah erkenden yola çıkmış. Yanına sadece biraz su ve yiyecek almış. Çölün derinliklerinde, kumlar altında saklı olan bu gizemli yeri bulmaya kararlıymış.
Günlerce yürümüş, kum tepelerini aşmış, kavurucu güneşe göğüs germiş. Zamanla, Zahir hem fiziksel hem de zihinsel olarak tükenmiş. Artık son gücüyle yürürken bir serap gibi uzakta parıldayan bir vaha görmüş. Oraya vardığında, gözlerine inanamamış. Çölün ortasında yemyeşil bir vaha, ortasında da büyük bir göl varmış. Ama bu gölün suyu, sıradan su değilmiş. Sanki her damlası altın gibi parlıyor, ışık saçıyormuş.
Bu, Çölün Kalbi’ymiş.
Zahir, gölün kenarına gelmiş ve suya dokunmuş. O anda, suda kendi yansımasını görmüş ama yansımasında sadece fiziksel görüntüsü değil, kalbindeki tüm duygular ve düşünceler de görünüyormuş. Su, ona iç dünyasını göstermiş: hırsları, korkuları, beklentileri… Hepsi oradaymış.
Zahir o anda gerçeği anlamış. Çölün Kalbi, insanın kendi içindeki hakikati bulduğu yerdi. Başarı ve zenginlik, dış dünyada değil, kendi içinde barındırdığı huzur ve dengeydi. Asıl aradığı şey, kendi içindeki eksik parçaları birleştirmekmiş.
Gözyaşlarıyla gülümseyen Zahir, geri dönmeye karar vermiş. Artık Çölün Kalbi’nin sırrını biliyormuş. İçsel huzur, en büyük zenginlikmiş ve bu huzuru bulan, dışarıdaki her şeyi de dönüştürebilirmiş.
Köye geri döndüğünde, Hakim ona gülümseyerek bakmış ve şöyle demiş: “Artık neyin eksik olduğunu biliyorsun. Yolculuk senin içindeydi, dışarıda değil.”
Zahir, bu dersle hayatını değiştirmiş ve artık her adımını bilgelikle atmaya başlamış. Köydeki herkes, onun bu yeni duruluğunu ve iç huzurunu fark etmiş. Zahir, hem köyü hem de kendisini iyileştirmiş, başarıyı kalbinde bulmuş.
Son.
Bu Masalı Paylaşın: