Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, dağların eteklerinde küçük bir köyde yaşayan Keloğlan adında bir genç varmış. Keloğlan, çalışkan ama biraz tembel, saf ama kurnazlığı da bilen bir oğlanmış. Anasıyla birlikte yaşar, geçimlerini tarladan ve odun toplayarak sağlarlarmış. Ancak Keloğlan’ın gönlünde her zaman büyük maceralara atılmak yatarmış. Bir gün anası Keloğlan’a dönüp, “Oğlum, kilerde un kalmadı, çuvalı al git, ormandan yiyecek bul,” demiş. Keloğlan önce biraz homurdanmış ama sonra, “Kim bilir, belki macera kapıdadır,” diye düşünerek yola çıkmış.

Keloğlan, ormanda yürürken, birden karşısına pırıl pırıl parlayan bir yaratık çıkmış. Bu, parlak altın kuyruğu olan bir tilkiymiş. Tilkinin kuyruğu, güneşin altında sanki altın gibi ışıldıyormuş. Tilki, Keloğlan’ı görünce hemen ona seslenmiş:

“Hey delikanlı! Bana yardım et, şu tuzaktan kurtulursan sana büyük bir sır vereceğim,” demiş.

img_8752-1 Keloğlan ve Altın Kuyruklu Tilki Keloğlan Masalları

Keloğlan, tilkiye dikkatlice bakmış. Tilkinin bir ayağı koca bir kapanın içine sıkışmış. Zavallı hayvan acı içinde kıvranıyormuş. Keloğlan, saf gönlüyle tilkiye acımış ve ona yardım etmeye karar vermiş. Tuzak çok sıkıymış, ama Keloğlan bütün gücünü toplayarak kapanı açmayı başarmış. Tilki serbest kalınca, kuyruğunu havada savurarak mutlulukla Keloğlan’ın etrafında dönmüş.

“Teşekkür ederim, iyi kalpli oğlan! Sözümü unutmadım. Sana bir sır vereceğim: Bu ormanın derinliklerinde, altından yapılmış bir mağara var. Bu mağarada çok değerli bir hazine saklı. Ama oraya gitmek o kadar da kolay değil. Hazineyi sadece en cesur ve zeki olanlar bulabilir,” demiş tilki, gözlerinde hınzır bir parıltıyla.

Keloğlan’ın gözleri ışıldamış. Hazine düşüncesi onu hemen heyecanlandırmış. “Bu hazineyi bulursam, anama öyle güzel bir hayat yaşatırım ki bir daha yokluk yüzü görmez,” diye düşünmüş. Tilkiye dönüp, “Bana yolu göster, cesaretim de aklım da yerinde,” demiş.

Altın Kuyruklu Tilki, Keloğlan’ı ormanın en derin ve karanlık yerlerine doğru götürmeye başlamış. Yol boyunca Keloğlan pek çok zorlukla karşılaşmış. İlk olarak büyük, kara bir nehir çıkmış karşısına. Nehrin üzerinde hiçbir köprü yokmuş, su ise deli gibi akıyormuş. Keloğlan biraz düşünüp kara kara bakınırken, Tilki kuyruğunu suya daldırmış ve bir köprü gibi nehrin üzerinde uzatmış.

img_8751-1 Keloğlan ve Altın Kuyruklu Tilki Keloğlan Masalları

“Geç bakalım, suyun ötesinde seni daha büyük maceralar bekliyor,” demiş tilki. Keloğlan, tilkinin kuyruğuna basarak nehrin karşısına geçmiş.

Nehrin ötesine geçtiklerinde, büyük bir dağın eteklerine varmışlar. Dağın tepesi bulutların arasında kayboluyormuş. Tilki, Keloğlan’a dönerek, “Bu dağı aşmak için cesaretin ve sabrın olmalı. Zirveye ulaşmadan altın mağaraya ulaşamazsın,” demiş. Keloğlan başını sallamış ve tırmanmaya başlamış. Dağ çok dikmiş, yollar kayganmış. Keloğlan birkaç kez düşecek gibi olmuş ama her defasında azmiyle ayağa kalkmış.

Günlerce süren yolculuğun sonunda, nihayet dağın zirvesine varmışlar. Burada, parlak altın ışıklar saçan bir mağara görmüşler. Bu mağara, Altın Kuyruklu Tilki’nin anlattığı o meşhur hazine mağarasıymış. Keloğlan mağaranın girişine yaklaştığında, birden karşısına devasa bir kapı çıkmış. Kapının üstünde koca harflerle yazan bir bilmece varmış:

“Zenginlik ve mutluluk her yolda aranır,

Ama anahtarı bulmak için zekâ şarttır.

Cevabı bilmezsen hazineye ulaşamazsın.

En büyük zenginlik nedir, söyle bakalım?”

Keloğlan bilmeceyi okuyunca düşünmeye başlamış. “Altın mı? Mücevher mi? Yoksa güç mü?” diye düşünmüş. Ama sonra, anasını ve köydeki mütevazı hayatlarını hatırlamış. Anasının her zaman ona, “En büyük zenginlik, sevgi ve huzurdur,” dediğini anımsamış. Sonra gülümsemiş ve yüksek sesle bilmeceye yanıt vermiş:

“En büyük zenginlik, huzur ve sevgidir.”

Bu sözleri söyler söylemez, koca kapı yavaşça açılmaya başlamış. Kapı ardına kadar açıldığında, içeride göz kamaştırıcı bir ışık belirmiş. Mağaranın içinde altınlar, mücevherler ve paha biçilemez hazinelerle dolu sandıklar varmış. Ama Keloğlan, hazinenin içinde en parlak ve en değerli olan şeyi görmüş: Küçücük, ama çok anlamlı bir kalp şeklinde altın bir kolye.

Tilki, Keloğlan’a bakarak, “Bu kolye, sadece içindeki en büyük zenginliği bilenlere aittir. Onu kazandın,” demiş.

Keloğlan, altın kolyeyi almış, ama başka hiçbir şeye dokunmamış. “Bu hazine bana yetti. Artık evime dönebilir ve anamla birlikte mutlu bir hayat sürebilirim,” demiş.

Keloğlan, eve döndüğünde anasına bu macerasını anlatmış. Anası ona sarılmış ve “Sen zaten en büyük hazineyi bulmuşsun oğlum. Sevgi, cesaret ve zekâ her şeyden daha değerlidir,” demiş. O günden sonra, Keloğlan ve anası bolluk içinde ama mütevazı ve huzurlu bir hayat yaşamışlar.

Son.

Bu Masalı Paylaşın: