Kırmızı Ayakkabılar
Bir zamanlar, küçük bir köyde yaşayan güzel bir kız varmış. Adı Kayla’ymış. Kayla’nın en büyük hayali, çok güzel kırmızı ayakkabılara sahip olmaktı. Her gün pencereden dışarı bakar, köydeki diğer çocukların şık ayakkabılarıyla oynadıklarını hayranlıkla izlerdi.
Bir gün, Kayla, pazara gittiğinde bir dükkanın vitrininde parlayan kırmızı ayakkabıları görmüş. Ayakkabılar o kadar güzelmiş ki, onları hemen denemek istemiş. İçinde büyük bir heyecanla dükkanın kapısını açmış ve içeri girmiş. Dükkan sahibi, Kayla’nın gözlerindeki parıltıyı görmüş ve ona, “Bu ayakkabılar sadece çok çalışkan ve cesur olan çocuklara verilir,” demiş.
Kayla, ayakkabıları denemek için sabırsızlanmış. Ayakkabılar ayağına tam oturmuş ve Kayla onları giydiği an kendini çok özel hissetmiş. Ancak dükkan sahibi, “Bu ayakkabılar bir bedel ödenmeden senin olamaz,” demiş. Kayla, ayakkabıları alabilmek için bütün parasıyla birlikte biraz da iş yapmaya karar vermiş.
Kayla, her gün tarlada çalışarak para biriktirmiş. Günler geçtikten sonra, nihayet ayakkabıları alacak kadar para toplamış. Ayakkabıları almış ve onları giydiği an, dans etmeye başlamış. O andan itibaren, ayakkabılar Kayla’nın ayaklarını adeta bir dans makinesine dönüştürmüş. Kayla, ayakkabılarıyla dans ederken kendini çok mutlu hissediyormuş.
Ancak zamanla Kayla, ayakkabılarının ona daha fazla sorumluluk yüklediğini fark etmiş. Her gün dans etmek zorunda kalmış ve diğer çocuklarla oynamaktan uzaklaşmış. Dans ederken her zaman bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyormuş. Kendi kendine, “Ayakkabılarım benim patronum oldu,” demiş.
Bir gün, Kayla dans ederken, ayakkabıları kontrolünü kaybetmesine neden olmuş. Ayakkabılar onu hızla oradan oraya sürüklemeye başlamış. Kayla, ne yapacağını bilemeden çığlık atmaya başlamış. Herkes onu izliyor ama kimse yardım edemiyormuş. Ayakkabılar, Kayla’yı kendi başına dans ettirirken, o giderek daha fazla korkmuş.
Nihayet, yaşlı bir kadının yanına gelmiş ve ona, “Lütfen bana yardım et, bu ayakkabılardan kurtulmak istiyorum!” demiş. Yaşlı kadın, Kayla’ya gülümsemiş ve ona cesaret vermiş. “Kendine güven. Bu ayakkabılar sadece senin iradene karşı koyabiliyor,” demiş.
Kayla, yaşlı kadının sözlerini dinlemiş ve içindeki cesareti bulmuş. Derin bir nefes alarak, “Dur!” diye bağırmış. Ayakkabılar aniden durmuş ve Kayla yavaşça onları çıkarmış. Ayakkabılarını çıkardığında, içindeki yük kalkmış gibi hissetmiş. Artık özgürmüş!
Kayla, o günden sonra ayakkabılarını bir kenara koymuş ve kendi yetenekleriyle dans etmeye başlamış. Kendi tarzını bulmuş ve arkadaşlarıyla birlikte eğlenmeyi öğrenmiş. Kırmızı ayakkabılarının ona neşe getirdiğini ama aynı zamanda sorumluluk da yüklediğini anlamış.
Artık Kayla, ayakkabıların değil, kendi özgürlüğünün ve mutluluğunun peşinden koşmaya karar vermiş. Kırmızı ayakkabılar, bir anı olarak kalmış, ama Kayla’nın en büyük mutluluğu, gerçek dansını bulmuş olmasıymış.
Son.
Bu Masalı Paylaşın: