Taht Kuralı
Bir zamanlar, uzak bir ülkede bir kral yaşardı. Bu kral, adaletli ve merhametli bir liderdi. Ülkesi, huzur içinde yaşarken, kral her yıl halkına büyük bir festival düzenlerdi. Festivalde, en cesur ve zeki gençlerin yeteneklerini gösterdiği bir yarışma yapılırdı. Yarışmanın amacı, krallığın yeni liderini seçmekti.
Bir yıl, festival zamanı geldiğinde, köylerden birçok genç katılmak için toplandı. Her biri, en iyi performansını sergilemek için hazırlandı. Yarışmaya katılacak olanlardan biri, zeki ve kurnaz bir gençti; adı Ali’ydi. Ali, güçlü bir rakip olmaya kararlıydı ama aynı zamanda bir hile yapmayı da planlıyordu.
Festival günü geldiğinde, yarışma başladı. Gençler, çeşitli zorlukları geçmek ve en iyi yeteneklerini sergilemek için mücadele etti. İlk olarak, bir okçuluk yarışı yapıldı. Ali, hile yaparak okunu hedefin dışına atmaktan kurtuldu ve diğerlerine göre daha iyi bir sonuç aldı. Ardından, bir akıl oyunu yarışması düzenlendi. Ali, rakiplerinin akıllarını karıştıracak bir oyun kurarak bu yarışmayı da kazandı.
Ancak son aşama, gerçek bir güç ve cesaret testiydi. Krallığın en yüksek tepesine tırmanmak gerekiyordu. Tepenin zirvesinde, bir tahta tahtı duruyordu. Taht, sadece en güçlü ve cesur kişinin oturabileceği bir yerdi. Ali, tırmanışın en zorlu kısmında, düşmanları tarafından zayıflatıldığını düşündü ve hemen hile yapmaya karar verdi.
Ali, en yüksek noktaya çıktığında tahtın etrafında dönen bir sis bulutu gördü. Bu, cesaretin ve öz güvenin testiydi. Ali, tahtın üzerine oturduğunda, birdenbire gözleri önünde bir ışık belirdi. Kral, bu ışığın arkasında belirdi ve Ali’ye dönerek, “Gerçek bir lider olabilmek için sadece cesaret yeterli değildir. İyi niyet ve dürüstlük de gereklidir,” dedi.
Ali, bu sözleri duyduğunda, yaptığı hileyi fark etti. İçi rahatlamadı, çünkü hile yaparak bu tahtı kazanamayacağını anladı. Kral, Ali’ye bir şans daha verdi. “Eğer bu tahtın gerçek lideri olmak istiyorsan, yaptığın hataları kabul etmelisin. Gerçek bir lider, dürüst ve iyi niyetli olandır,” dedi.
Ali, başını eğerek hatasını kabul etti. “Haklısınız, ben sadece güç ve kazanma hırsıyla hareket ettim. Gerçek liderliği anladım ve bunu hak etmiyorum,” dedi. Kral, Ali’nin dürüstlüğünden etkilendi ve ona saygı duydu. “Gerçek güç, kendini tanımak ve hatalarını kabul etmekte yatar,” diyerek, Ali’yi affetti.
Sonuç olarak, Ali’nin cesareti ve dürüstlüğü, krallığın gözünde değer kazandı. Ali, köyüne dönerken, gerçek liderliğin sadece güçle değil, aynı zamanda sevgi, anlayış ve dürüstlükle geldiğini anladı. O günden sonra, hem Ali hem de krallık, bu dersle birlikte büyüdü ve güçlendi.
Ve masal burada biter.
Son.
Bu Masalı Paylaşın: